Sessizce saklanmak bir köşede ve kandırmadan kimseyi, yüzleşmek istiyorum kendimle...
Neye kırıldım şu ana dek? Kimlere küstüm ben... Aşkı kaybetmemek uğruna neleri göze aldım... Gururumu hiçe saymayı göze aldım ben... Sevmeyi gurursuzluk derecesinde yücelttim. Ama bilemedim ki karşındaki seni sevmediğinde dudakların isyan ediyor sana susarak... Her aynaya baktığında gözlerindeki ateşi görüyorsun. Affettiğin sandığın herşeyi aslında hiç affetmediğini anlıyorsun... Her gece yatağında ağlayarak sonra ertesi gün "düzeldim işte iyiki aramamışım" diyerek kendini kandırıyorsun. Attığın mesajlardan pişmanlık duyuyorsun. Neymiş gururmuş... Hani hiçe sayardın sen? Hani aşkta gurur olmazdı... Gurursuz insanların masalları bunlar. İnanma. Sende bu masalı anlatma diğer insanlara... Aşkta gurur olmasa, ilişki yürümez zaten. "Bu insanda hiç mi gurur yok" derler gururunu hiçe saydığında. Hadi gurur bir yana, göz yaşlarınada mı saygın kalmadı senin... Seni hüngür hüngür ağlatan dertlere boşver demeye utanmazmısın sonradan? Aslında herkes kandırıyor kendini. Ve en iyi kandıran kişi, içimizdeki... İçindeki sesi her dinleyişinde biri sana yumuşak bir fısıltıyla "kal ve gitme" der. Kalırsın gitmezsin. Zannedersin ki herşey güzel olacak. Güzel olmaz bu Yap-boz aşklar. Her defasında dahada yıpranır parçalar. Kalbin acısada affetmeyi öğretir sana bu hayat. Bu hayat adidir anlamazsın. Seversin hayatı inadına. Sevenler hala yaşayanlardır dünyada. Sevmeyenler ölüp gidenler... Yine herşeyin güzel olcağını zanneden intihar eden kişiler. Bazen intiharın eşiğine gelirsin evet. Ama hayat seni o kadar çabuk bırakmaz. "Gitme" diye yalvarır "gitme" der. Nerden mi anlarsın? Öldüğün zaman çekeceğin acıdan. Kalbini acıtır hayat. Ve kalbin tüm vücüdunu acıtır. Sinyaller artıkça daha da acıtır. Ve veda edersin hayata. Ben sana hep hayatım derdim ya... İşte anladım aslında niye bu kadar acı çektiğimi... Meğer kalbimi acıtmış hayat...