SENNERDESİN FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SENNERDESİN FORUM

Site Kurucusu : MURAT VURAL
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mikroalemin Gücü

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
admin
Admin
Admin
admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 1279
Yaş : 46
Nerden : TÜRKİYE
Kayıt tarihi : 01/10/08

Mikroalemin Gücü Empty
MesajKonu: Mikroalemin Gücü   Mikroalemin Gücü Icon_minitimePerş. Ocak 22 2009, 17:18

Her birisi 20 ton kömür yüklü 1000 adet kamyonu ancak hayalde görebilirsiniz; çünkü bu konvoyun uzunluğu en azından 5 kilometreyi bulur. Bu kadar kömürün 30-40 bin nüfuslu bir şehrin kışlık yakıt ihtiyacını ancak karşılayabileceği ise herkesçe malum... Bunun yerine, sadece bir kamyonete yüklediğiniz bir başka cins yakıtı o şehre götürseniz ve aile başına, iki ton kömür yerine bu yakıttan 100 gramlık bir parça ayırarak bu size bir kış boyunca yeter de artar bile deseniz, inandırabilir misiniz? Bunun Uranyum adı verilen ve halen elektriğin Fransa’da %70, Belçika’da %67, Almanya’da %29,6, İngiltere’de %18,4 ve Amerika’da %16,6’sının üretiminde kullanılan radyoaktif bir yakıt olduğunu onlara hatırlattığınızda ise, şaşkınlıkları artık meraka dönüşecektir. İki ton kömürden elde edilebilen yaklaşık 10 milyon kilokaloriyi taşıyan 100 gram Uranyum veya buna vasıta edilen 25.1022 adet Uranyum atomu; yani milyar kere milyarın 250 bin katı adedinde enerji işçisi... Nedir bunun sırrı; atom içerisinde kurulmuş nasıl bir program sayesinde insanlık bu lütf-u İlahi’den faydalanabilmekte? İsterseniz, bu konuda bilinenlere birlikte bir göz atalım.
ATOMUN DÜNYASI
Atom, zerrelerin zerresi; uzun bir süre, parçalanamaz sanılan maddenin en küçük temsilcileri... Ölçülere sığmayacak derecede küçük olan atomun yapısı, merkezde bir çekirdek ve çekirdeğin etrafında, belirli yörüngeleri takip ederek dönen elektronlardan ibarettir. Atomun büyüklüğüne nisbetle merkezindeki çekirdek, futbol sahasına göre bu sabanın ortasındaki futbol topu ölçüsündedir. Buna rağmen, atomun hemen bütün kütlesi çekirdekte toplanmıştır. Çekirdek yüksüz nötronlarla pozitif (+) yüklü protonlardan ibarettir. Proton sayısına eşit sayıda olan elektronlar ise negatif (-) yüklüdürler. Her elementin atomu yalnızca o elemente has sayıda proton ihtiva eder. Aynı proton sayısına sahip iki değişik element bulmak mümkün değildir. Burada da karşımıza çıkan bu “Kendine has özellik”, her canlı ve cansızda görülen VAHDET mührünün atomun çekirdeğine bile vurulduğunu göstermektedir.
Elektronlar atomun çekirdeğinden itibaren azalan enerji seviyelerinde yerlerini almışlardır. Son enerji seviyesinde 2, 8, 18, ... gibi elektrona sahip olan atomlar kararlıdır; aksi taktirde her atomun elektron eksiği ya kendi cinsinden veya yabancı bir elementten sağlanmak suretiyle, hem kendisi hem de ortağı kararlı hale gelir. Bu olayın sonunda ise mesela tuz meydana gelir, su meydana gelir, şeker meydana gelir... Ancak, burada dikkatten kaçmaması gereken bir nokta, başlangıçta elektriki yönden nötr olan iki yabancı atomun kimyevi bir bileşik yapabilmesi için önce birisinin diğerine elektron vermesidir ki, hiç kimse bu ilk hareketin sebebini onların şuurlu ve ilim sahibi varlıklar olmasına bağlamamaktadır; sadece, ihtiyaçları gören ve karşılıklı münasebetler kuran sonsuz bir İlim Sahibi’nin (cc) emir ve tasarrufu burada da inkar edilemeyen bir hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır.
Atomların, yukarıda değinildiği üzere, dış valans elektronları vasıtasıyla çeşitli bileşikler ve maddeler oluşurken, iç yörünge elektronlarının yerlerinden atılması ve yerine daha yüksek enerji seviyelerindeki elektronların yerleşmesi ile de bugün tıpta ve teknolojide önemli ölçüde kullanılan X- ışınları meydana gelmektedir. Dıştan içe doğru adeta her elektron kademesinde çeşitli olaylara vesile kılınan atomların çekirdek faaliyetleri ise konunun başında verilen kömür- uranyum örneğinde olduğu gibi daha farklı neticeler ortaya koymaktadır.
ATOM ÇEKİRDEĞiNDEKİ MARİFETLER
Atomlar, elektron seviyesinde olduğu gibi çekirdek içerisinde de kararlı yapıya dönüşme yönünde bozunma reaksiyonları gösterirler. Şayet bu olay çekirdeğe dışarıdan müdahale ile başlatılmışsa bu esnada yüksek seviyede enerji ve zararlı şualar ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki dünya kurulduğundan beri devam etmekte olan tabii radyoaktif bozunmada dozu iyi ayarlanmış radyasyondan zarara uğrayan görülmemiştir. Hatta, bazı atom çekirdeklerine bu tür bir radyoaktivite özelliği verilmese idi yıldızlar parlamayacak, canlılar için yeryüzünde gerekli ısı, ışık ve maddelerin birçoğu meydana gelmeyecekti. Tıptaki teşhis ve tedavide, malzeme yapılarının tetkikinde, nükleer enerji dâhil, değişik teknolojilerin bugünkü seviyeye ulaşmasında atom çekirdeğindeki yüklü program hep başrol oynamıştır.
Bir element radyoaktif bozunma ile kararlı hale geçerken bir taraftan da alfa veya beta partikülü veya gama gibi bir şua neşreder. Mesela, uranyum-238’in Toryum’a bozunmasına ait


reaksiyonunda partikülünün helyum olduğunu, Toryum -234’ün ise yine bir kademe daha bozulma ile,

Protaktinyum 234’e dönüşürken partikülünü, yani elektron neşrettiğini görmekteyiz. Bu bozunma, yukarıdakine benzer bir seri kademe ile, kararlı bir yapı olan Kurşun’un oluşmasına kadar devam edecektir. Ama bu kademelerde hiçbir zerre zayi olmayacak, ya ilk reaksiyonda olduğu gibi, uranyum çekirdeğinden ayrılan iki proton iki nötron, yeni bir elementin yani Helyum’un oluşmasına veya ikinci reaksiyonda olduğu gibi, çekirdeğin kaybettiği bir nötron ve bir elektron, çekirdekte bir protonun oluşmasına sebep olacaktır. Atom çekirdeğinden ayrılan iki protonu dahi “Yok”lara karıştırmayan, ona yeni dünyaların kapılarını açan Yüce Kudret (cc) nasıl olur da her zerreyi nam-ı hesabına yarattığı, yeryüzünün halifesi, kâinatın çekirdeği hükmündeki insanı sonunda “Yok”lara gömer! Madde ve manada mevcut kanunları koyan ve bütün varlıkları bu kanunlara uygun şekilde istihdam eden âlemlerin Rabbi (cc) en şerefli vazife ile şereflendirdiği insanı hiç başıboş bırakır mı?
DOST MU? DÜŞMAN MI?
1896’lardan beri insanoğlunun atom çekirdeğini nötronlarla bombardıman ederek başlattığı nükleer reaksiyonların tabii radyoaktif bozunmadan farkı, atom çekirdeğinin her defasında daha küçük çekirdeklere bölünmesi ve her bölünmede üç adet nötronun ve yanısıra muazzam bir enerjinin ortaya çıkmasıdır. Yeni nötronların da devreye girmesiyle süratle ve zincirleme ilerleyen bu reaksiyonlar esnasında önemli ölçüde radyasyon da meydana gelmektedir. Zincirleme reaksiyon bir defa başlatıldı mı, bu sistem ya Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan ve insanlığın helakine sebep olan nükleer bir bombadır veya kendisinden enerji üretilen ve insanlığın yüzünü güldüren (bazen de, Çernobil’de olduğu gibi kaza geçiren) bir nükleer santraldir.
Nükleer reaksiyonlar esnasında ortaya çıkan radyasyonun, sıkı tedbir alınmadığı takdirde, canlılar üzerindeki zararları oldukça şiddetlidir. Mesela, bu esnada salınan bir elektron dahi canlı bir hücreyi tamamen hasara uğratabilmekte ve kansere yol açabilmektedir. Radyasyon ölçülerine göre, bir anda alındığı taktirde 1,5 gray’dan daha düşük doz kısa zamanda ölüme, 8 gray kemik gelişmesinin önemli ölçüde aksamasına, tüm hücrelerin ve bağışıklık sisteminin bozulmasına ve o şahsın birkaç ay sonra ölümüne, 10-12 gray ve fazlası ise, bağırsaklarda ciddi hasara yol açarak o şahsın birkaç gün içinde ölümüne sebep olmaktadır.
Kamuoyunun büyük bir kısmı nükleer teknolojinin zararlı yanlarını ön plana çıkararak ona karşı tavır almakta, diğer kısmı ise, yüksek hayat standardına karşılık risklerine de katlanılması gerektiğini savunmaktadır. Gerçekten de özellikle enerji elde etmede nükleer bozunmanın hayat standardını nasıl yükselttiği aşikârdır. Bir ton uranyumdan 20 bin ton kömürden elde edilene denk enerji elde edilebildiği, hatta Uranyum’un bu şekilde kullanıldıktan sonra “hızlı reaktör” teknolojisiyle Plütonyum üretiminde tekrar kullanılabildiği ve bu esnada öncekinin 60 katı fazla enerjinin daha elde edilebildiği bilinmektedir.
Atom çekirdeğine müdahale yoluyla elde edilen nükleer enerjinin büyüklüğü diğer alternatif enerji kaynaklarına göre şu şekilde de kıyaslanabilir: Modem bir nükleer enerji tesisinde üretilene denk elektrik enerjisi ancak 150 km2 lik güneş panelleri, 30.060 metre çapında rüzgâr türbinleri, 100 kilo metrelik dalga enerjisi konverterleri, 10 mil uzunluğunda med-cezir haliç’i veya herbiri 130 mw’lık 10 adet hidroelektrik santrali kullanılarak elde edilebilir. Dolayısıyla insanoğlu, nükleer bozunmada en zararlı, en riskli olarak bilinen ve bu teknolojiye karşı olmaya belki de tek sebep olarak gösterilen radyasyonun tesirinden korunmasını hatta bundan da faydalanmasını öğrenmek zorundadır. Kaldı ki radyoaktif maddelerden ortaya çıkan radyasyondan bugüne kadar zaten birçok sahada faydalanmasını bilmiştir. Mesela film çekme, kanser tümörlerinin imhası ve tıbbi ekipmanların sterilizasyonu, insan bedeninde istenen organın çok belirgin bir resminin çekilmesi, gıda sanayi ve kirlenmelerin kontrolü, tarihi kalıntıların yaşının tayini bunlardan sadece birkaçıdır.
Netice olarak, çekirdek atomun ortasında ondan milyonlarca defa daha küçük ama bir elementin özelliklerini taşımada en büyük paya sahip; yaradılışına uygun kullanıldığı takdirde hayata hayat katan, aksi halde hayat söndüren esrarengiz bir güce sahip. İnsan ise kâinat sarayının çekirdeği, o sarayın hülasası, hem gayesi hem neticesi, çekirdeğin atomuna nisbeti yanında, kâinat sarayında bir nokta bile değil... Ama yüklendiği en azim, en cami ve en muteber vazife itibarıyla kâinatı ve içindekileri gıpta ettirecek veya velveleye verecek bir makama sahip.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sennerdesin.yetkinforum.com
 
Mikroalemin Gücü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Elektrik gücü [değiştir]
» Bozkırın Gücü - Kangal Köpekleri Belgeseli online izle

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SENNERDESİN FORUM :: ....:::: ÖĞRENCİLERE ÖZEL BİLGİ BANKASI ::::.... :: LİSE BİLGİLERİ-
Buraya geçin: